Rekabet Hukukunda Ayrımcılık İddiaları

 

Rekabet Hukukunda Ayrımcılık İddiaları: Teşebbüslerin Tek Taraflı Davranışlarının 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kapsamında Değerlendirilmesi.

4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun (“RKHK”) 4. maddesinde “Belirli bir mal veya hizmet piyasasında doğrudan veya dolaylı olarak rekabeti engelleme, bozma ya da kısıtlama amacını taşıyan veya bu etkiyi doğuran yahut doğurabilecek nitelikte olan teşebbüsler arası anlaşmalar, uyumlu eylemler ve teşebbüs birliklerinin bu tür karar ve eylemleri hukuka aykırı ve yasaktır” hükmü yer almaktadır. Anılan maddenin (e) bendinde “Münhasır bayilik hariç olmak üzere, eşit hak, yükümlülük ve edimler için eşit durumdaki kişilere farklı şartların uygulanması” 4. Madde kapsamında ihlal olarak nitelendirilen davranışlara örnek olarak sayılmaktadır.

RKHK 6. Maddesinde ise “Bir veya birden fazla teşebbüsün ülkenin bütününde ya da bir bölümünde bir mal veya hizmet piyasasındaki hâkim durumunu tek başına yahut başkaları ile yapacağı anlaşmalar ya da birlikte davranışlar ile kötüye kullanması hukuka aykırı ve yasaktır hükmü yer almakta ve anılan maddenin (b) bendinde “Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayırımcılık yapılması” kötüye kullanma hallerine örnek olarak sayılmaktadır.

Rekabet Kurulu (“Kurul”)’nun kararlarında da kabul edildiği üzere ayrımcılık iddialarının RKHK’nın 4. maddesi çerçevesinde değerlendirilebilmesi için ayrımcılığa yönelik davranışların bir anlaşma veya uyumlu eyleme veya karara dayanması gerekmektedir.

  • Kurul 21.04.2022 tarih ve 22-18/300-133 sayılı ADİDAS kararında herhangi bir teşebbüs davranışının RKHK 4. maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi kapsamındaki bir ayrımcılık iddiasına konu olabilmesi için ayrımcılık davranışının RKHK’nın maddesini ihlal eder nitelikte olması ve bu uygulamanın “teşebbüsler arası anlaşma/uyumlu eylem yoluyla veya teşebbüs birliklerince alınan kararlar neticesinde” olması gerektiği, başka bir deyişle “teşebbüsler arası anlaşma ve/veya uyumlu eylem olmaksızın teşebbüslerin tek taraflı davranışlarının” RKHK 4. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğini ileri sürmektedir.
  • Kurul, ayrıca şikâyetçi tarafından ileri sürülen iddiaların yalnızca ADIDAS’ın tek yanlı davranışlarını içerdiği ve dosya kapsamında yapılan yerinde incelemede de ADIDAS’ın “bir anlaşma yoluyla” ayrımcılık yaptığına dair herhangi bir bulguya ulaşılamadığından şikayet konu davranışların RKHK 4. maddesi kapsamında incelenmesini gerektirecek herhangi bir yönü bulunmadığına karar vermiştir.
  • Kurul aynı kararda, RKHK’nın 6. maddesinin ikinci fıkrasının (b) bendinde “Eşit durumdaki alıcılara aynı ve eşit hak, yükümlülük ve edimler için farklı şartlar ileri sürerek, doğrudan veya dolaylı olarak ayırımcılık yapılması”nın kötüye kullanma halleri arasında sayıldığını belirterek, bu bağlamda şikâyet konusu eylemlerin hâkim durumun kötüye kullanılması hallerinden biri olan “ayrımcılık” eylemine karşılık gelebileceğinden, dosya konusu iddiaların anılan bent hükmü çerçevesinde ele alındığını belirtmiştir.
  • Benzer şekilde Kurul’un 01.04.2021 tarih ve 21-18/229-96 sayılı MDF ve yonga levha pazarında faaliyet gösteren teşebbüsler hakkındaki kararında da Kurul dosya konusu ayrımcılık iddialarının RKHK 4. maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi için üretici teşebbüsler tarafından uygulandığı iddia edilen davranışların “ortak bir iradeyle gerçekleştirilmesinin gerektiğini, başka bir deyişle “teşebbüsler arası anlaşma ve/veya uyumlu eylem olmaksızın” “teşebbüslerin tek taraflı davranışlarının” RKHK maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğine karar vermiştir.
  • İlgili kararda ayrımcılık iddialarını RKHK’nın 6. Maddesi kapsamında değerlendiren Kurul, teşebbüslerin hâkim durumda olduğu varsayımıyla RKHK’nın 6. maddesinin ihlal edilip edilmediğini ayrımcılık uygulamasına ilişkin unsurlar çerçevesinde ayrıca incelemiştir. Kurul, anılan kararda, rekabet hukuku uygulamasında ayrımcılığı hâkim durumdaki teşebbüsün rasyonel gerekçeler olmaksızın, aynı veya eşit durumdaki teşebbüslere farklı veya farklı durumdaki teşebbüslere eşit davranması şeklinde tanımlamıştır.
  • 24.07.2020 tarih ve 20-35/455-202 sayılı  Brisa kararında Kurul, ayrımcılık iddiasının RKHK madde 4 kapsamında ele alınabilmesi için salt sağlayıcı ile diğer alıcı işbu dosya özelinde rakip bayiarasında sağlayıcı ile şikayetçi teşebbüs  arasında akdedilen dikey anlaşmadan daha iyi koşulları olan bir dikey anlaşmanın akdedilmiş olmasının yetmeyeceği, sağlayıcı ile diğer bir teşebbüs arasında ayrımcılığa uğrayan teşebbüs aleyhine bir danışıklılık olmasının gerektiğini değerlendirerek, dosya kapsamında yapılan incelemelerde bu tür bir anlaşmaya veya uyumlu eyleme işaret eden herhangi bir bulguya ulaşılamadığına karar vermiştir.

Sonuç olarak, Kurul’un verdiği kararlarda, Kurul’un ayrımcılık iddialarının RKHK 4. Maddesi kapsamında değerlendirilebilmesi için, ayrımcılık uygulamalarının teşebbüsler arası anlaşma/uyumlu eylem yoluyla veya teşebbüs birliklerince alınan kararlar neticesinde gerçekleştirilmesi gerektiğine dikkat çektiği ve özellikle teşebbüsler arası anlaşma ve/veya uyumlu eylem olmaksızın teşebbüsün yalnızca tek taraflı davranışlarının RKHK 4. maddesi kapsamında değerlendirilmeyeceğine karar vererek ayrımcılık uygulamalarına ilişkin iddiaları RKHK’nın 6. Maddesi anlamında da incelediği şayet ayrımcılık yaptığı iddia edilen teşebbüs hakim durumda ise bu madde kapsamında değerlendirdiği anlaşılmaktadır.

Kurul’un bu konudaki yaklaşımından yola çıkarak özellikle, hakim durumda olmayan sağlayıcı konumundaki teşebbüsler bakımından, söz konusu teşebbüsün muhatabı olduğu bayilerine veya dağıtıcılarına “tek taraflı olarak” farklılık arz eden satış koşulları uygulamasının ve/veya bayileri veya dağıtıcılarına farklı ticari şartlar getirmesinin ayrımcılık oluşturmayacağı ve salt bu tür davranışların RKHK 4. Maddesi kapsamında bir rekabet hukuku ihlaline sebep olmayacağını söylemek mümkündür.

Hande Alp tarafından kaleme alınmıştır.